Doğalgaz hattı olmadığı için, genelde üşüyen insanlar soba kuruyor burada. Ama Barış diyo ki, biz diğer insanlar gibi soba yakamazmışız. Onlar sabah 6'da kalkıp bahçeden odun toplayıp, sobanın içinde çıra tutuşturmak gibi dünyevi işler yapıyorlarmış. Biz öyle birisi değilmişiz, beynimiz gereğinden fazla evrimleştiği için beceriksizmişiz ve bu nedenle elektriğe muhtaç canlılarmışız.
Ben de aslında öyle çılgınlar gibi bahçe ekimi, soba yakımı gibi fiziksel şeyleri yapamayacağımızı, Dalyan'a taşınışımızın 6. ayında tamamen anlamıştım. Çatıya tırmanan ama hiç kabak vermeyen kabaktan ve sihirli fasulye gibi bir günde büyümesine rağmen toplamda sadece 3 fasulye veren fasulyeden sonra -komşunun tavukları da maydanoz ve rokalarımızı sistematik bir şekilde yiyince- ekstra fiziksel işlerden elimi eteğimi çektim.
Sonuç olarak soba kurmayıp; bir iki ufak yalıtım işini hallederek evdeki bütün elektrikli ısıtıcıları en son damlasına kadar kullandıktan sonra, gelen ayı gibi elektrik faturalarını ne pahasına olursa olsun ödemeye karar verdik..
No comments:
Post a Comment